SATIRLARIM VE ARASINDA KALANLAR...
26 Aralık 2012 Çarşamba
Kalp
Kalp öyle değerli ki kemikten bir kafesin ardına gizlenmiş biz henüz doğmadan. Adeta bir zırhla çevrelenmiş. Kullanma ve yararlanma hakkı verilmiş ama kendimizden bile korunmuş bu olurken. Öyleyse bize düşen bir şeyler de olmalı bu anlaşmada. En başta bu eşsiz emanete iyi bakmalı, değersizleştirmemek gayesinde olmalı insan. Bir sevgi demeti oldurmalı, beslenmeli kalp. Ama kıymetsizce dağıtılmamalı tomurcuklar. Hak edişe dikkat edilmeli. Özenerek sevmeli kalp. Seçmeli de. Bunu yapabilmesi için de izin vermeli ona elbette. Sözün geldiği yerse: Kalbinizi sevin ve ona layık olmayanlardan uzak tutun...
12 Ekim 2012 Cuma
10 Ekim 2012 Çarşamba
Yalnızlık Dediğimiz
Yalnızlık dediğin dilde bir kelime. Yoğrulur zihninde ve yolunu bulur gönlünde. Kimseye yok aslında ihtiyacın, sevmek fiilinden öte. Sev ve kurtul yalnızlığından. Neyi ya da kimi sevdiğin değil önemli olan. Sevmek, sadece sevmek...
6 Ekim 2012 Cumartesi
Yıldızım
Hızından dem vurduğumuz şatafatlı! hayatımız nasıl da bir anda sıradanlaşıveriyor. Yavaşlıyor, durağanlaşıyor, "Böyle olmamı mı isterdin?" der gibi. Durmuş, ötede halimi seyretmekte. "Gel..." dememi bekler gibi.
Gerçekleşmelerini bekledikçe yorgun düştüm düşlerimden. Beklemek ne zor kıyısından gördüğün yıldızı. Pırıltısıyla yetinmem gerekiyormuş ilk önce, onu ne kadar istediğimi göstermeliymişim. Kararsız hallerimden kurtulmalıymışım, ne istediğini bilmez bir tavır sergiliyormuşum. Oysa o gelemezmiş böyle şeylere. Kararlılığımı, azmimi görmeli, çabama şahit olmalıymış. O da beni istemeliymiş. Hayalkırıklıkları, hüsranlı zamanlar geçirmeliymişim. Dibe vurmuşçasına adeta, mutsuz olmalıymışım. Yıldızımın gerçek değerini ancak o zaman anlar, ancak o zaman onu sahiplenirmişim. Öbür türlü kolayca vazgeçermişim ondan. Beni ben yapacak olanı, ilerde "Keşke..." li cümlelerle yad etmek zorunda kalırmışım. "Hayırlısı olsun"daki hayırlı olana hayır demiş olurmuşum.
Öyleymiş işte.
Hala pırıltısını görüyorum yıldızımın.
Onu ne kadar çok istediğimi gösterememişim demek ki hala...
Haklı...
Gerçekleşmelerini bekledikçe yorgun düştüm düşlerimden. Beklemek ne zor kıyısından gördüğün yıldızı. Pırıltısıyla yetinmem gerekiyormuş ilk önce, onu ne kadar istediğimi göstermeliymişim. Kararsız hallerimden kurtulmalıymışım, ne istediğini bilmez bir tavır sergiliyormuşum. Oysa o gelemezmiş böyle şeylere. Kararlılığımı, azmimi görmeli, çabama şahit olmalıymış. O da beni istemeliymiş. Hayalkırıklıkları, hüsranlı zamanlar geçirmeliymişim. Dibe vurmuşçasına adeta, mutsuz olmalıymışım. Yıldızımın gerçek değerini ancak o zaman anlar, ancak o zaman onu sahiplenirmişim. Öbür türlü kolayca vazgeçermişim ondan. Beni ben yapacak olanı, ilerde "Keşke..." li cümlelerle yad etmek zorunda kalırmışım. "Hayırlısı olsun"daki hayırlı olana hayır demiş olurmuşum.
Öyleymiş işte.
Hala pırıltısını görüyorum yıldızımın.
Onu ne kadar çok istediğimi gösterememişim demek ki hala...
Haklı...
8 Eylül 2012 Cumartesi
6 Eylül 2012 Perşembe
Asteğmen
Bir asteğmenin dilinden dökülenler.
Hüzünlü, hayretlik verici, can yakıcı hikayeler içeren bir roman. Okumalı, okunmalı.
31 Temmuz 2012 Salı
Mutluluk dediğin, "bir çift söz" ün ardı sıra geliverir kimi zaman :)
25 Temmuz 2012 Çarşamba
13 Temmuz 2012 Cuma
Sevgili minik kediciğim beni terk etti ve gitti ...
Oysa o istemişti onu sevmemi.
Yapılacak şey mi şimdi bu?
Doya doya sevebileceğim bir şey yok mu şu dünyada?
Sevgili minik kediciğimin hikayesi için: http://ebrunundefteri.blogspot.com/2011/12/bir-kedi.html
10 Temmuz 2012 Salı
İnsanların birbirlerini sevmeleri öyle kolay ve zahmetsiz ki. Hiçbir çabaya, ezaya, cefaya gerek yok. Minicik sevimli bir sebep yeterli çoğu zaman (keşke her zaman olsa) Hatta kimi durumlarda sebebe bile lüzum yok. Bakıştaki bir elektrik, bir kıvılcım ya da bir benzerlik; gözünün, elmacık kemiğinin, gülüşünün... bir kıymetliye benzemesi o insanı bir anda sevdiriveriyor. Hatta öyle geliyor ki 'sanki onu yıllardır tanıyorum hissi'ne kapılınıyor. "Tanıdık bir yabancı"nın yanında hiç olunmayacak kadar rahat hissediliyor. Ki doğallıkla ve zamanla "yabancı" sözcüğü "tanıdık" a evriliyor. Sevilen, daha da seviliyor.
İşte ben bazı insanları böyle seviyorum, böyle sevdim.
Minicik bir sebeple ya da sebepsiz.
Öyle ya da böyle, seviyorum işte insanları
Sevdikçe çoğalıyorum
Hafifliyorum...
Sözün özü, öyle ya da böyle, bir şekilde hayatımda olan insanlar, sizleri seviyorum.
İşte ben bazı insanları böyle seviyorum, böyle sevdim.
Minicik bir sebeple ya da sebepsiz.
Öyle ya da böyle, seviyorum işte insanları
Sevdikçe çoğalıyorum
Hafifliyorum...
Sözün özü, öyle ya da böyle, bir şekilde hayatımda olan insanlar, sizleri seviyorum.
4 Temmuz 2012 Çarşamba
Ezberi bozulmuş satırlar var aklımda,
Sevdiceklerim birer birer uzaklaşmakta,
Uzaklar yakın artık ama,
Neye yarar kokusunu duyamadıktan sonra.
Sevdiceklerim birer birer uzaklaşmakta,
Uzaklar yakın artık ama,
Neye yarar kokusunu duyamadıktan sonra.
3 Temmuz 2012 Salı
Doğayla bütünleştiğim zamanlarım olsun istiyorum. Aslında zaten keşfedilmiş olup da ansiklopedi ciltleri arasında, wikipedia'da çoktan yerini almış şeyleri bir de ben keşfedeyim, bir de benim gözümden var olsunlar istiyorum. Resimlerimde bir araya getirdiğim güzellikleri kendi yerlerinde gözlemek, onların hayatına dahil olmak istiyorum.
19 Haziran 2012 Salı
9 Haziran 2012 Cumartesi
16 Mayıs 2012 Çarşamba
11 Nisan 2012 Çarşamba
12 Mart 2012 Pazartesi
Akıyor ömrüm gedik sepetimden,
Nereye kayboldunuz ey tek haneli yaşlarım.
Nereye kayboldunuz ey tek haneli yaşlarım.
2 Şubat 2012 Perşembe
6 Ocak 2012 Cuma
Bütünden ayrılıp bağımsız parçalar oluşturduk ama yeniden biraraya geldiğimizde aynı bütün(lükte) değildi oluşturduğumuz...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)